Yetişkinlikte Geçiş Nesnesi Temsili: Eski Sevgili
Çocukluğumuzda ebeveynlerimizle başlayan ilişki kurma şekilleri çevre ve mizacımız doğrultusunda şekillenir ve yetişkinlik dönemimizde iş ilişkilerine, arkadaşlık ilişkilerine ve özellikle de romantik ilişkilere yansır. Hiçbir ebeveyn mükemmel değildir ve mutlaka her yetişkin bireyin çocukluğunda karşılanmayan bir duyusal ihtiyacı mutlaka ki olmuştur.
Çocuklukta eksik kalmış, karşılanmamış ihtiyaçlar yetişkinlikte uygun bir alan bulunduğunda ilişkiler içerisinde karşılanmaya çalışılır. Çocuklukta bireyselleşme ve anneden ayrışma döneminde karşılanmayan duygusal ihtiyaçları varsa romantik ilişkilerinde bağımlılık, güvensizlik, korku duyguları sevgi ve heyecanın önüne geçiyor ve ilişkilerin ömrü beklenenden kısa oluyor. Geçmişten getirdiğimiz ihtiyaçlarımızı karşılama isteğimiz yine gerçekleşmiyor ve biz uygun zamanı beklemek yerine zorlama zamanlar ve kaynaklar yaratmaya çalışıyoruz. Bunun en önemli ve bilindik kaynağı ise “eski sevgililer”.
Eski sevgiliye olan duyguların bitmemesi, duygusal anlamda yaşanan boşluğun kapatmak istemek ve yeni bir sayfa açmak istemek bizleri daha aceleci hale getiriyor ve bitiş süresinde yaşanması gereken süreç eksik kalıyor. Ayrılık acısını hafifletmek için yeni bir sevgili bulmak, eski sevgiliyi ve varsa onun yeni sevgilisini özellikle sosyal medyadan gizli gizli takip etmek (stalklamak), eski sevgiliyle barışmak istemek veya o istiyorsa kafamızın karışması ve verilen kararların arkasında durmak için güç bulamamak en sık karşılaşılan ayrılık sonrası debelenmelerdir.
Eski sevgiliye duyulan bağımlılık, öfke, utanç, güvensizlik gibi duygulardan çabucak kurtulmak veya eski sevgiliyi kıskandırmak için yeni bir sevgili edinmek sıkça karşılaşılan bir durumdur. Bu tür ilişkiler kişileri yeni ve sağlıklı bir ilişki kurmalarını engeller. Bu tarz ilişkiler kişi kendisini iyi hissedene ve kendisini toplayana kadar sürer. Bu süre içerisinde eski sevgili ile konuşma ve görüşmeler başlıyorsa kıskandırma işlemi başarıya ulaşmış, ara ilişkinin süreside bitmiş demektir.
Yeni bir ilişkiye başlarken eski sevgiliye olan tüm duyguların bitmiş ve üstesinden gelinmiş olması gerekmektedir. Yeni bir ilişkiye başlandıktan sonra eski sevgili ile görüşüyor olmak, yeni sevgilinin kıskançlık ve güvensizlik yaşamasına neden olur, ilişkideki duygusal bağ zarar görür. Yaşanılan yeni ilişki içerisinde eski sevgili ile iletişim halinde olmanın bireysel bir anlamı olabilir. Özellikle eski sevgiliyle arkadaş kalmak; o kişiyi değerli, güvenilir, duygusal bağın ve paylaşımların bitmesini istemeyen bir yere koya ve yeni sevgili ile olan ilişkiye zarar verir. Eski sevgilinizden neden ayrıldığınızı, ilişkiyi neden yürütemediğinizi, romantik bir ilişkiden beklentilerinizi, eski sevgili ile şimdiki sevgiliniz arasındaki benzerlikleri ve ideal ilişki anlayışınız gözden geçirmenizde fayda var. Bu sayede sizin için ilişkide olması gereken duyguları, tolere edilebilen durumları ve ilişkide olması gereken paylaşımlarınızı keşfedebilir; şimdiki ilişkinizde veya gelecek ilişkilerinizde rehber olarak kullanabilirsiniz.
Eski sevgili ile ilişkinin bitmesine sebep olan aldatma, cinsel sorunlar, terk edilme, kişisel ve ailevi sorunlar bir sonraki ilişki için ön yargı oluşturabiliyor. Kişilerde ilişkiden kaçma veya aynı tarzda partnerler seçmek gibi kısır döngüler yaratabiliyor. Yeni ilişkilere bu ön yargılarla başlamak, sorunları konuşmamak, davranışları yanlış yorumlamak, karşı tarafın geçmişini sorgulamak/ açık aramak, geçmişle kendimizi kıyaslamak, sorunları sıklıkla konuşup diğer paylaşımlara zaman yaratmamak kısır döngüyü derinleştirip ilişkiyi daha da kısaltan davranış kalıpları olabilmektedir. Bu nedenle önce kendi içimizde sorunlarla yüzleşmek ve kendimize karşı dürüst olmak, sorasında ise partnerimize karşı dürüst olmak ilişkideki ihtiyaç karşılama ve beklentileri paylaşmak adına fırsat sunar. Eski sevgilimizin hayatımıza neler kattığı, bizi nasıl değiştirdiği, neler öğrettiği kendimize karşı dürüst olunca farkına vardıklarımız arasında yer alacaktır.
Romantik ilişkilerde her ayrılık sonrası yaptıklarımız çocukluğumuzdaki geçiş nesnesinin yetişkinlik yaşamına yansımasıdır. Çocukken annemiz dışında rahatlamamızı, kendimizi iyi hissetmemizi, korkulardan korunmamızı, oyun kurabilmemizi, rahat uyuyabilmemizi sağlayabilen, sıcaklık, şefkat ve güven veren nesne veya oyuncak; yetişkinlik yaşamında romantik ilişkilerde kendini gösteriyor. İlişkilerde partnerlerimiz bize aynı duygusal karşılığı vermiyor, ihtiyaçlarımızı göremiyorsa önce ondan kurtulmayı, sonra tekrar fark etmesini isteyebiliyor ve farkında olmadan hayatımızı kısır döngüye sokabiliyoruz.
Klinik Psikolog Duygu ERTEN