Fark Etmeden Pinokyo’ya Dönüşmek: Mitomani
Yalan söylemek küçük yaşlarda çeşitli kanallarla öğrenilen, kimi zaman bireyin kendini koruma, kimi zaman bir şeyler gizleme kimi zaman da bir amaç doğrultusunda karşısındaki insanları kandırma çabasıdır. Öyle ki yalanın büyüklüğüne ve çeşitlerine göre renklendirmeli tanımlar bile günlük kullanımda mevcut. Ancak genellikle yalan söyleyen insan yalanı neden söylediğini, amacının ne olduğunu, gerçek olmadığını bilir ve çoğu zaman yalan söylediğine pişman olur.
Mitomani, bir tür davranış ve dürtü kontrol bozukluğu olarak adlandırılan sürekli yalan söyleme durumudur. 16 yaş civarı başlayan bu rahatsızlık genellikle kişinin kendisi tarafından fark edilmez, yakın çevresinin dikkatini çeker. Mitoman bireyler çevresindekilere amaçsız ve sebepsiz yalan söylerler; yalanlar kişileri kandırma amaçlı değil yalan söylemekten keyif alma ve tadını çıkarma amaçlıdır. Bu nedenle özellikle de eş- partner ve yakın çevreleriyle sürekli sorunlar yaşarlar, arkadaş ve iş çevreleri ise sürekli yenilenme değişime uğrama eğilimindedir.
Mitoman bireyler ciddi boyutlarda yalan söyleme, söyledikleri yalana inanma, çevresini inandırma ve ısrarcı olma eğilimindedir. Yalanlar genellikle gerçeklikten tamamen kopuk değildir ancak kurgusal bütünlükte boşluklar olabilmektedir. Yalanları ortaya çıktığı zaman ise aşırı alıngan ve öfkeli davranışlar ve tutumlar sergileme eğilimindedirler. Yalan söyledikleri halde bu kadar yoğun öfke veya kırılganlık yaşamalarındaki en önemli etken; duygusal ihtiyaçlar. Her ne kadar konu yalan söylemek olsa da temelde çocukluktan kalma duygusal ihtiyaçları karşılama isteği vardır. Bir yalan ile bu ihtiyaçların bir kısmını tatmin etmek bir sonraki yalanı büyütür.
Mitoman bireylerde ortak olarak çocukluk çağında ebeveyn ve yakın çevrelerinde yalana şahit olma, aşağılık kompleksi, ilgi ve onaylanma ihtiyacı, çocukluk çağı travmaları, istismara uğrama, aşağılanmaktan korkma ve doğruları söyleyenlerin cezalandırıldığı durumlara şahit olma ve doğru söylediğinde cezalandırılma gibi durumlarla karşılaşılmaktadır. O dönemde karşılanmayan duygusal ihtiyaçlar, derinleşen korku ve kaygılara yalan ile çözüm bulabilmiş bireyler, ilerleyen dönemlerle mitomani ile yüz yüze gelebiliyorlar. Yalanın gerçek olmasını içten içe isteyebilirler veya hayallerindeki gerçek olmayan imajı gösterebilirler bu nedenle dramatize etme, abartma ve büyütme gibi davranışsal özellikleri sıklıkla kullanırlar.
Mitomani genellikle aşağılık kompleksine sahip, narsistik kişilik bozukluğunda, histerik kişilik yapılanmalarında çocuklukta istismara uğramış bireylerde rastlanır. Duygularını ifade etmekte zorlanmaları, kendi duygularının farkında olmamaları, dürtüsel bir şekilde nedensiz söylemeleri ve kronikleşmesi sebebiyle destek alınmasını gerektiren bir rahatsızlıktır. İlaç ve psikoterapi desteği ile mitomaniye neden olan durumlar, dürtüsellik, duygular, yaşantılar üzerine çalışmalar yapılmakta ve olumlu sonuçlar alınabilmektedir. Mitoman bireyler bu rahatsızlığı yaşadıklarını kabul etmemeleri ve çevreleri tarafından bu nedenle eleştiri almaktadırlar, bu tutum tedavi için ikna edici olmaktan çok etiketleyici olmaktadır. Bu nedenle tedaviye ikna etmek adına ılımlı, anlayışlı yaklaşabilir, mitomani ile bağlantılı başka bir problem ile ilgili destek alması için ikna edilebilir.
Klinik Psikolog Duygu ERTEN