“Hayır” Hayır Demeden Anlatılabilir Mi?
“Hayır” kelimesi 2 yaşından itibaren her bireyin belki de en çok sevdiği kelimedir. Yeni yürümeye başlamış yeni yeni konuşabilen bireyin kontrolü elinde tutmak için kullandığı ve keyif aldığı kelimedir. Ergenlik döneminde ise bireylerde onaylanma, beğenilme takdir görme isteği ön plana çıkarken dışlanmaktan ve yalnız kalmaktan korkma duyguları da onlara eşlik eder. Ergenlik dönemine kadar olan süreçte aile içerisinde ve okul ortamında yaşadıklarımız, “hayır” kelimesini kullandığımızda aldığımız tepkiler yetişkinlik döneminde bizi bu kelimeyi kullanmaz ve ergenlikte yaşadığımız korkuların hala yoğun bir şekilde varlığını devam ettirmesine neden olurlar.
Yetişkinlik yaşamında “evet- hayır” deme dengesinin bozulması, istenmeyen şeylere bile evet emek, kabul etmek ve sonrasında hissedilen rahatsızlık yakın ilişkileri aslında daha çok bozmaktadır. “Hayır” kelimesini kullanamadıkça öfke duygusu birikir ve büyük patlamalara neden olabilir. Kendi istek ve öncelikleriyle yeterince ilgilenmeye, çalışmayan bireyde öz saygı ve öz değeri zedeler. Hayatının kontrolünü elinde tutmakta zorlanmalar ve en sonunda tükenmişlik sendromu, depresyon, kaygı bozuklukları, uyku bozuklukları, ilişkilerde bozulmalar, yetersizlik ve suçluluk duyguları yaşanmaya başlanabilir.
Yetişkinlik döneminde hayatımıza aile ve arkadaşlıklardan sonra birde iş kavramı girer. “Hayır” demekte zorlanan bireyler için bu yeni bir zorlanma alanı demektir. İş yerinde fazla iş yükü, başkalarının işlerini üstlenme, bilgi sahibi olunmayan konularda bile işi üzerine alma gibi durumlarla karşılaşılmaktadır.
Bu kadar olumsuz özelliği varken neden insanlar “hayır” diyemezler; ilişkilerinin zedeleneceğinden korkma, yanlış anlaşılma korkusu, olumsuz değerlendirilme korkusu, hatalı ve yanlış davranışlardan kaçındığını düşünme, herkesi mutlu ederek sevildiğini hissetmek, bencil olarak algılanmak istememek, kibar görünme isteği, çatışma yaşamaktan kaçmak, hangi zamanlarda ve nasıl denilir bilmemek, insanları reddetmek ve en sonunda reddedilme… Nedenler çoğaltılabilir ama temelleri çocuklukta atılır. Kendi bedenini, kendi zevklerini tanımak isteyen çocuk istemediği zamanlarda net bir şekilde kullanabiliyor “hayır” ı. Ancak isteklerine saygı duymayan ya da gösteremeyen ebeveyn tutumu, tutarsız ve her an terk edebilecek imajı yaratan ebeveynler, bireylerde “hayır fobisi” yaratabiliyor. Bireylerde “hayır” dediklerinde yetersizlik hissi, sevilmeyecekleri, ebeveynleri tarafından terk edilecekleri, hatalı davranışlarda bulundukları düşünce ve duyguları yaratılır.
Hayır diyemeyen ya da çok fazla evet diyen insanların öncelikli olarak odaklanması gereken, evet dedikleri durumlar onlara neler hissettirdiği. Rahatsızlık, isteksizlik, kendi işlerini yetiştirememek gibi durumları çok sık yaşarlar bu durumlar evet kelimesinin yanlış kullanımı anlamına gelmektedir. Burada kişini kendisine sorması gereken; “Hayır dememi engelleyen şey(ler) ne? Neler hissediyorum? Başka hangi durumlarda bu hisleri bu yoğunlukta yaşıyorum?”. Kendinize birer evet- hayır listesi oluşturun. O cevaplar sonrasında neler hissettiniz, sizce yapmasaydınız neler olabilirdi aynı listeye yazabilirsiniz. Neden istemediğiniz halde evet demiş olabilirsiniz? Bu değerlendirmeleri kısa süreli değil zamana yayarak yapmak sizi zor durumlardan kurtarır, kendinizi tanımanıza, başka duygusal ihtiyaç ve zorlanma yaşadığınız alanları da keşfetmenize yardımcı olur.
Sürekli olarak rahatsız olduğunuz evetlerinizin önüne geçmek için yapmanız gerekenler aslında oldukça basit. “Hayır” demek yerine aynı anlama gelen başka kelimeler ya da ifadeler kullanabilirsiniz, neden yapamayacağınızı ben diliyle anlatabilirsiniz, varsa önceliklerinizi söyleyebilir ertelemek istemediğiniz için yapamayacağınızı söyleyebilirsiniz ya da değerlendireceğinizi hemen kabul edemeyeceğinizi söyleyebilirsiniz. Örneğin; “bu işin çabucak halledilmesi gerekiyor farkındayım, ama benim yapmam gereken ….. işlerim var ve ben onları bir sıraya koymuştum, onlarında aksamaması gerekiyor. İstersen bunu yapabilecek başka birinden rica edebilir misin, benim halletmem mümkün görünmüyor”. Bu şekilde zorlandığınızı, kendi işlerinizin de olduğunu belirtmiş bir de seçenek sunmuş olursunuz. İfadelerinizde dürüst, kararlı, net ve saygılı olmanız yukarıda bahsedilen korkuları azaltmaya ve zaman içerisinde kendinize olan güveninizin de artmasına yardımcı olacaktır.
Klinik Psikolog Duygu ERTEN