istanbul Psikolog Şubelerimiz
Bakırköy | Beylikdüzü | Nişantaşı
Whatsapp Bilgi Hattı
0543 303 73 33
Mesaj Gönderin
bilgi@artipsikoloji.com

Çocuğum Yalan Mı Söylüyor, Hayal Dünyası Mı Geniş?

Çocukların hayal dünyaları geniş, oyunla beslenen ve oyunculuk yetenekleri çok yüksek yapıları vardır. Öyle ki zaman zaman oyun üretmek için bir nesneye ve bir bireye bile ihtiyaç duymazlar. Geniş hayal dünyaları içerisinde dünyanın öbür ucuna gidebilir, canları ne isterse yapabilir, istedikleri duyguları yaşayabilir, istedikleri gibi davranabilirler. Yaşadıkları bu deneyimleri bir başkasına anlatırken aynı duyguları tekrar tekrar yaşayabilirler. Çocukların bir başkasına bu deneyimleri anlatırken ciddi olmaları ebeveynleri “yalan söyledikleri” için korkutmaktadır. Yalan söylemek; karşı tarafı kasten kandırmak, aldatmak veya bir gerçeği gizlemek ve asılsız bilgileri paylaşmayı içerisinde barındırır. Bu tarz durumlarda özellikle 3-5 yaş arası çocuklarda kasten kandırmak yerine gerçek ile hayali ayırt edemedikleri görülmektedir.

Çocuklar için kasten ve gizleme amaçlı olarak söylenen yalanların nedenleri ve çeşitleri vardır. Yalan söylemenin altında isteksizlik, ilgi çekmek, güvende hissetmek, özgüven eksikliği, tehdit ve baskı altında hissetme, benlik saygısını koruma, kendiyle ilgili başkalarında iyi bir algı yaratma, beğenilme kaygısı, ceza almaktan kaçınma, kendini koruma, öç alma ve kıskançlık ile sıklıkla karşılaşılmaktadır. Çocuklar baskı altındayken, ailesinden ceza alacağını bildiği, eleştiri ve kıyas ile karşılaştığı, sevilmediğini hissettiği veya sevginin gideceğinden korktuğu zamanlarda yalana başvurabilirler. Böyle zamanlarda yalan söylemek çocuk için duygusal bir ihtiyacı karşılamak ve kendisini korumak adına yaptığı bir davranıştır. Ailesi ve sosyal çevresi tarafından ihtiyacı olan sevgi ve koruma ihtiyacına karşı güven duymadığı için kendisini korumak ve mevcut olan sevgi, kabul ve şefkatin azalmaması ve daha uzun süre hissedebilmesi için yapar.

Yalan söyleme davranışı sosyal medyadan, film ve televizyon programlarından öğrenilebilir. Ancak çoğunlukla yalan söyleme davranışı aile içerisinde yalan söylemeye tanık olunduğunda veya yalan söylemeyi denediği bir anda işe yardığını görmesiyle davranış kalıbına dönüşür. “Bunu yaptığımı babana söylemezsen seni parka götürürüm” gibi cümleleri duyan ve sonunda ödül veya ceza ile karşılaşan çocuk bunun uygun bir çözüm yolu olmadığından çok işe yarar bir strateji olarak algılar ve kendisi de yalan söylemeye başlar veya devam ettirir. Yalan söylediği anlaşıldığı zaman ceza almakla tehdit etmek, cezalandırmak, korkutmak çocuğun benlik saygısına zarar verdiği gibi duygusal ihtiyaçları daha da derinleşir. Duygusal ihtiyaçlarını karşılamak isterken suçlanmak, korkutulmak, cezalandırılmak ve eleştirilmek ihtiyaçların artmasına ve benlik algısına zarar verebilmektedir.

Yalan söylemenin türevlerinden biri de yaşayan biri için öldü gibi ifadelerin kullanılmasıdır. Çocuklar kendisinden çok uzakta ve görüşemediği ya da yakınında olan ve kendisi tarafından zarar gören bir ebeveyni veya yakını için öldü diyebilir. Ona kendisini kötü hissettiren, fiziksel veya duygusal şiddet uygulayan biri ile gerçek hayatta başa çıkamadığı, güvenemediği için yok saymak adına söyledikleri yalanlardır. Belki de öldü denilince bir daha o kişi sorulmayacak olması veya kendisinden uzakta olmasının mantıklı bir açıklaması yerine geçebileceği için bu yöntemi de seçmek isteyebilirler.

Yalan söyleme davranışları genel olarak ebeveyn tutumları, duyguları ifade etmedeki gelişimleri, gerçekle hayali ayırt edebilme düzeyleri, güvende hissetme, özgüvenin gelişmesi ve dürtülerini kontrol edebilme düzeylerine göre değişmektedir. Güvende hisseden çocuk bir sorunla karşılaştığında ve bunu doğru bir şekilde anlattığında suçlanmayacağını, ailesinin onu koruyacağını bilir, sevgi, şefkat ve kabullerini hissederse yalan söylemeye gerek duymayabilirler. Duyguları ifade edebilme geliştikçe yaşadıkları kıskançlık, başarısızlık ve değersizlik gibi onlara iyi gelmeyen duygularını ifade etmenin bir yolunu bulabilirler, başkalarından öç almak zarar vermek gibi istekler azalabilir. Bu tip durumların üstesinden gelmek için zamana ve doğru yönlendirmelere ihtiyaç vardır. Bu nedenle yalan söyleme davranışı genellikle 7-11 yaş aralığına kadar tehlikeli olarak görülme eğiliminde değildir.

Çocuklarının yalan söyleme davranışları içerisinde olmasından rahatsızlık duyan ebeveyn ve bakım verenler hemen “yalan söylüyorsun” diye etiketleme yapmadan önce sakin ve ılımlı yaklaşmaları ilişkileri açısından daha iyi olacaktır. Dikkati başka bir yöne çekmek, söylenen yalanı ciddiye almamak çocukta söylenen yalanın amacına ulaşmadığını anlamasına yardımcı olur. Örneğin evde bir şey kırıp ben yapmadım diyorsa “vazonun kırılmamış olmasını isterdin herhalde ancak şimdi burayı temizlemezsek kırıklar bize batabilir, bize zarar verebilir” gibi bir yaklaşım sergilenebilir. Hayal ile gerçeği karıştırdıkları zamanlarda canlandırma yaparak anlatmasını isteyebilir, canlandırma yeteneklerini övebilirsiniz, böylelikle odak yalan söyleme davranışına değil canlandırma davranışına kayar.

Yalan söyleme davranışından sonra tehdit etmek, baskı kurmak, cezalandırmak çocuğu yine yalan söyleme davranışına sürükleyebilir. Onun yerine yalan söylendiğinde olumsuz sonuçların ortaya çıkabileceğinden; doğruları söylendiğinde çözüm bulmanın kolaylığı, kazanımları hakkında konuşmak yalan kullanımını azaltabilir. Doğruları söylediğinde, yalan söylediğini itiraf ettiğinde dozunda takdir etmek, çözüm için güvence vermek yalana ihtiyacı olmadığını fark etmesine yardımcı olacaktır.

Yalan söylediği fark edilen çocuklara nasihat vermek, tepki göstermek yerine bir süre takip edilmesi çocuğu tanımak adına ipuçları verebilir. Şu an hangi yaşta ve dönemde, kimlere hangi konularda ve ortamlarda yalan söylüyor, yalanın içerikleri neler? Bu soruların cevapları yalan söylerken hangi motivasyonu kullandıkları, kendilerini nelerden korumaya çalıştıkları ve neler hissettiklerinin anlaşılmasına yardımcı olur. Sorun görülen durumlarda öncelikli olarak bu soruların cevaplarını bulmak hem yalan söyleme davranışının çözümüne hem de olası başka davranışsal sorunların anlaşılması ve çözümlenmesine yardımcı olur.

Klinik Psikolog Duygu ERTEN

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

ÜCRETSİZ SİZİ ARAYALIM