istanbul Psikolog Şubelerimiz
Bakırköy | Beylikdüzü | Nişantaşı
Whatsapp Bilgi Hattı
0543 303 73 33
Mesaj Gönderin
bilgi@artipsikoloji.com

Erteleyen İnsan Halleri: Akrasia

Akratik (ertelemeci) İnsan Konusu, gündelik hayatta işlerini sürekli erteleyen, harekete geçmekte zorlanan, zamanını efektif kullanmada sıkıntı yaşayan, sürekli olarak haz peşinde olmayı veya enerjisini ikincil önemi olan faaliyetlerle harcayan insanların okuması amacıyla yazılmıştır.

İnsan sadece biyolojik, mental ya da duygusal bir varlık değildir. Aynı anda hem akıllı, hem sosyal hem de biyolojik yönleriyle bir bütündür.
Doğası gereği hazcı olan insanın, hazzı yakalamak isterken, kısa süreli hazları uzun süreli hazlara tercih ettiğini gözlemleriz.
Felsefenin Babası olarak adlandırabileceğimiz Aristo’ya göre ethos basamağında bizi , hayat yarışında yavaşlatacak bir faktör varsa bu Akrasiadır.

Yunanca Kratos güç,kuvvet anlamına gelir. Tıpkı Demokrasideki Demos(Halkın) Kratos(Gücü) gibi. Akrasia, kendimiz için iyi olan bir şeyi ertelemek ve daha atıl işlerle meşgul olmak anlamına geliyor.

Bizi gerçekten başarıya ulaştıracak adımlar yerine, enerjimizi bölen ve yavaşlatan işlerin peşine niye düşüyoruz? Niye bir şeyleri erteleme,ve daha sonra tekrar erteleme gereği duyuyoruz?

Akrasia Orta Çağ felsefesinden itibaren bugünün felsefesi de dahil olmak üzere irade zayıflığı olarak yorumlanmıştır. Diyete başlayacakların bir sonraki gün başlamak niyetiyle ertelemesi, sınav tarihi yaklaşan öğrencinin, ders çalışmaya daha sonra başlarım demesi, ödenecek faturaların gecikmesi ve daha pek çok erteleme örneği sayılabilir. İçimizdeki isteğe rağmen ilk adımı atamamak, önemce daha az etkisi olanlarla oyalanmak akrasia’nın ölümcül işaretleri arasındadır.
Eğer bugün bizi başarıya ulaşmada engelleyen bir Mahşerin Dört Atlısından bahsedecek olsaydık, bir tanesi Kıtlık değil kesinlikle Akrasia olacaktı.
Aristo, Nikomakos’a Etik kitabının 7. kısmında, doğru olduğunu bilmemize rağmen, bunun aksi yönünde davranılıp davranılmayacağını ve niye farklı şekilde davrandığımızı sorgular. Aristo’ya göre Akratik Kişi “kötü olduğunu bildiği halde bile bile duygu nedeniyle eyler” Yani insanın akıl ile duygular arasındaki ikilemini soru edinir.
Plan yapıp, karar verdiğimiz halde, eyleme geçmeyip başka işlerle meşgul olmamızı nörobilim açısından nasıl değerlendirebiliriz? Belki de tüm bu basamakların aslında beynin farklı bölgelerinde icra ediliyor oluşu ve bunları entegre edemeyişimiz, erteleme hastalığını açıklamaya yardımcı olabilir. Beynin korteks yapıları plan ve karar verme süreçlerinden sorumlu iken, heyecan ve duyguların merkezi ve hatta biraz muzip olan Limbik Sistemimiz heyecanlar peşinde koşmayı tercih ediyor. Evet herkesin sürüngen beyninde (Limbik sistem) peşinden koşulası heyecanları, arzuları var. Ve limbik sistem sesini çok duyuran bir çığırtkan gibi, sessiz ve makul davranmamızı sağlayan neo korteksin sesini bastırıyor.

Erteleme hastalığıyla başa çıkmak için neler yapmalıyız, zayıf noktalarımızı,zaaflarımızı iyi analiz etmeliyiz. Yani rasyonel kararlar ile arzu ve isteklerimizin aynı sıklette olmadığını kabul ederek başlamalıyız.
Bir saat ders çalışmak yerine teklif edilen Starbucks opsiyonunun daha cazip olacağını ve Limbik sistemin peşinden sürünerek ikinciye çekileceğimizi bilmeliyiz.

Basit ve uygulaması kolay taktikler ile, kendimizle mücadele edebilir, mahşerin dört atlısından birisini yere serebiliriz:

1. Başlamadan ertelemek kolaydır ama bir işe başladığımızda onu ertelemek daha zordur. O halde bir işe başlamadan önce sizi çeldirecek tüm olasılıkları devre dışı bırakın. Mobil veri, wi fi kapatın.İlk 15 dakikayı garanti edin.

2. Ulaşılabilir makul hedefler tasarlayın. Örneğin sınav maratonuna hazırlanıyorsanız Bir seferde 1000 soru çözmek değil, kendi limitlerinize göre kolayca üstesinden gelebileceğiniz gerçekçi hedefler tayin edin. (Başlangıçta 20-50 soru çözmek gibi)

3.Sık tekrar edin. Araştırmalar, bir şeyi sürekli olarak yaptığımızda yeni bir alışkanlık kazandığımızı, alışkanlıkların ise dirence daha az maruz kaldığını çünkü alışkanlığın kendi rutininin olmasının da bir direnç olduğunu gösteriyor.

4. Kendinizi ödüllendirin.(Şimdi bir Starbucks filtre kahve zamanı )

5. Planlarınızı yapmaya başlamadan paylaşmayın, başlamadan ertelenen çok iş var. Denizyıldızı hikayesini hatırlayın, bir taneden ne olacak ki demeyin.

6. Ertelemeden işlerini halledebilen insanlar sizden daha zeki ya da cesur değillerdir. Her insan bir işe başlamadan evvel süreçle ilgili bir miktar endişe duyabilir, başarma konusunda korkular yaşayabilir. Hiç başlanmamış bir işte sonucu bilemezsiniz. Başlamadan korkuya esir olmak yerine, süreci tecrübe edin. Kendinizi geliştirmek için bir fırsat gözüyle bakın.

7. Odağınızı muhafaza edin. Günlük değişimler veya duygusal iniş çıkışların gizli barikatlar olduğunu hatırlayın. O anda başınızın ağrıması ya da aç olmanız sizi bir işten tamamen alıkoyacak güçte değildir, dinlenme ve hazır oluş zamanlarınızı tespit edin.

8.Başkasının sizi harekete geçirmesini beklemeyin. İnsanlar kendi yararına olmayan işlerde sizi destekleme ihtiyacı duymayabilirler.

9. Doğru kişilerden yardım istemeyi öğrenin. Her şeyi tek başına yapmanın mümkün olmadığı durumlar vardır. Sinerjinin gücünden faydalanın. Sinerji prensibine göre birden fazla insanın katıldığı grup çalışmaları, her bir bireyin tek başına göstereceği performanstan daha büyük olabilir.

10. Çalışmanıza hemen bitecek gözüyle bakmayın, pek çok değerli çalışmada kesintiler molalar ara verişler olabilir. Bu süreler bir bakıma süreci değerlendirmek ve yeni çağrışım zincirleri kurmak için bir bakıma verimlidir de. Ara verdiğiniz dönemlerde, yeniden başlayabilmek için 1.madde kuralını uygulayın. Ve çalışmayı bitirdiğinizde alacağınız keyif ve başarma duygusunu imajine edin.

Başarıya Her gün Bir adım daha yakınsınız.

Uzman Psikolog Nalan Eyin

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

ÜCRETSİZ SİZİ ARAYALIM